Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Resûlullah (sav) buyurmuştur ki:
"Yahudiler, sizin selâm alıp vermenize ve (imamın arkasında Fâtiha'dan sonra) 'amin' demenize haset ettikleri kadar hiçbir şeye haset etmezler.
Yoksa siz , sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gideceğinizi mi sandınız? Onlara öyle darlık sıkıntı isabet etti ve öyle sarsildilar ki nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler,"Allah'ın yardımı ne zaman ?" dediler. Bilin ki Allah'ın yardımı yakındır. Bakara Suresi 214. Ayet
Reklam
“Gerçek isyan, kalplerin yaptığı isyandır. Bunlar, Allah’ın kullarına karşı büyüklenmek, Allah’ın yarattığı şeylerden herhangi birini küçük görmek, Allah’ın takdirlerine itiraz etmek ve Allah’ın hükümlerine razı olmamak gibi işlerdir. Sufilerden biri demiştir ki: Ben bir günah işledim, bunun yüzünden kırk senedir ağlıyorum. Kendisine, bu günahın ne olduğu sorulunca şöyle demiştir: Bir şey keşke şöyle olmasaydı dedim istemeden ilahi tecelliye itiraz ettim bunun için ağlıyorum.
Âriflerden biri demiştir ki:"Sakın sana eziyet eden kimse ile meşgûl olma! Sen Allah ile meşgûl ol; Allah onu ve tehlikesini senden uzaklaştırır. Pek çok kimse bu konuda hata etmiştir. Onlar, kendilerine eziyet eden kimselerle meşgul olmuşlar, böylece bir sürü günahla birlikte eziyet uzayıp gitmiştir. Eğer onlar, böyle bir durumda yüce Mevlâ'larına yönelmiş olsalardı Allah onlara yeter, işlerini en güzel sonuca ulaştırırdı."
Sayfa 411 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
Ihsan makamını elde etmeyen kimsenin kalbi katılık, cimrilik ve gizli riyadan kurtulamaz
“Kimi nesebi hapsetmişse (kölelik ve benzeri işlerden dolayı ilerleyememişse) güzel edebi onu âzad eder. Kimin edebi azalırsa huzursuzluğu çoğalır.”
Sayfa 402 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Kim, içinde bulunduğu vaktin edebini korumazsa, o vakit kendisi için bir azap sebebi olur”
Sayfa 402 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
Resûl-i Ekrem (s.a.s) Kurân-ı Kerîm’i şöyle tanıtmıştır: “Dikkat edin, önünüze bir çok fitne çıkacaktır; onlardan kurtulmak için tek çare Kur’an‘dır. Onda, sizden öncekilerin halleri, sizden sonrakilerin haberleri mevcuttur. Aranızda çıkacak müşküllerin hükmü ondadır. O, adaletle hüküm verip meseleyi çözer, bitirir. Kur’an, bir oyun ve eğlence değildir. Onun hükmünü terk eden zalimin Allah belini kırar. Onun dışında doğru yolu arayanı Allah sapıtır. Kur’an, Allah‘ın kopmayan sağlam ipidir. Kur’an, en güzel bir zikir ve öğüt kitabıdır. O, dosdoğru bir yoldur. Onu insanların hevâsı eğriltemez. Diller onu okumakla eskitemez. Âlimler ona doyup ilim ve hikmetlerini bitiremez. O, çok okumaktan dolayı eskimez; tadını ve değerini yitirmez. Onun incelikleri bitmez. O herkesi doğru yola ulaştırır. Onunla konuşan doğru söyler. Onunla amel eden sevap alır. Onunla hüküm veren âdil olur. Ona çağıran doğru yola çağırmış olur.” *Tirmizî, Fezâilü’l Kur’ân, 14.
Sayfa 156 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
“Herkes, hayat sahibi ve her şeyi ayakta tutan Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, gerçekten perişan olmuştur.”
“Kim bütün varlıkları bir serap gibi görürse o, perdeden geçip bir varlığa yükselir. O, uzaklık ve yakınlık söz konusu olmayan birbirine bitişik bir varlıktır. Ona ulaşan kimse, Allah’tan başka kendisini doğruya ulaştıran göremez. Orada ne hitap vardır ne de hitap et diye bir işaret eden. Kul ilahi huzurda müşahade halinde olduğu için söze ve işarete ihtiyaç yoktur.
Reklam
Kim Allah’ı tanırsa dili söz söyleyemez hale gelir. Şu ayet bu duruma işaret etmektedir: Rahman’ın azametinden sesler kısılmıştır; orada fısıltıdan başka bir şey işitmezsin.“
“Karşısındakine güzel hitap etmek, güzel edeptendir; bu, insandaki edebin kemâlini gösterir. Güzel edep, insanı doğruya ve kemâle ulaştıran bir vesiledir. Kimin edebi yoksa onun terbiyesi yoktur. Kimin terbiyesi yoksa onun manevî seyri yoktur. Manevî seyri olmayan kimse Allah’a vâsıl olamaz.”
Sayfa 401 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
"Şöyle de denmiştir: Nankör kimse, Rabb'ine itiraz eder, Allah'ın işlerini kusurlu bulur, sürekli sıkıntı ve musibetleri sayar durur, kavuştuğu nimet ve rahatlıkları unutur."
“Âriflerden biri şöyle demiştir: "Dört çeşit ölümle ölmeden Allah'ın huzuruna girilmez. Bunlar, kırmızı ölüm, siyah ölüm, beyaz ölüm ve yeşil ölümdür. Kırmızı ölüm, nefsin kötü arzularına muhalefet etmektir. Siyah ölüm, insanların eziyetlerine tahammül etmektir. Beyaz ölüm, nefsi açlığa alıştırmaktır. Yeşil ölüm ise yamalı elbise giymektir. Yani nefsin kibrini kırmak ve benliğini yok etmektir."
Allah Teâlâ âriflere şöyle hitap eder: Ey ârif kullarım! Ben ihsanlarımı hiç kesmediğime göre nasıl oluyor da benden başkasına ümit bağlanıyor! Ben sizlere her türlü nimetleri yağdırıp dururken, nasıl oluyor da benden başkasına iltifat ediliyor, kalpler yöneliyor?
Sayfa 281 - Bakara sûresi 21-22 âyetlerin tasavvufî işaretleri
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.